Ertugrul Bircan Copur

November 3, 2021

2021'den kimi albümler - 3 Kasım

Uzun bir aradan sonra selamlar.

Gittikçe, bu tarz bir bültene başlamak için yanlış bir yıl seçtiğime kanaat getirmeye başladım. Bazı yıllar her hafta beni heyecanlandıran birden fazla albümle karşılaşabilirken, bu yıl hiçbir şeyin yüzüne bakmadığım çok fazla hafta oldu maalesef. Bir de bülteni tamamen zaten herkesin bildiği grupların yeni albümlerine ayırmak istemiyorum elbette; açıp da albüm kritiği okuyabileceğiniz birçok yer var zaten. Bu bültenin amacı biraz da her hafta çıkan onlarca albüm içinde göz ardı edilme ihtimali olan, ismi nispeten daha az duyulmuş gruplardan bir seçme oluşturmak.

Uzun lafın kısası, bültenin nüshalarının arasının açılmasında elbette benim hayatımın iniş çıkışlarının da etkisi var; ancak ana sebep gerçekten de üzerine iki satır da olsa bir şeyler yazacak kadar değer verdiğim albümlere rastlamakta zorlanıyor olmam. Yine de, sanıyorum bu sayıda güzel bir seçki yaratmayı başardım - son sayıdan beri aradan geçen bir ayda beni oldukça etkileyen on adet albümle ilgili az sohbetleyelim, buyurun.

a2863764348_10.jpg

LAMP OF MURMUUR - Submission and Slavery 

Sanıyorum bu seneki üçüncü LAMP OF MURMUUR kaydı bu bültene aldığım - adam dur durak bilmeden üretmeye devam ediyor. Her neyse. Biraz goth rock merakınız varsa kapağın SISTERS OF MERCY’nin Floodlands kapağına bir gönderme olduğunu fark etmişsinizdir. Albümün sonundaki As Evening Falls cover’ı da bir başka goth rock grubu olan CHRISTIAN DEATH’in bir şarkısı. LAMP OF MURMUUR bu defa o taraftan gelen ilhamları iyiden iyiye hissettirmeye başlamış kendi şarkılarında da. Bir-iki yıl içinde çiğ black metalde adını duyurup evrilmeye başladı proje, bakalım sonu ne olacak.

a4016787814_10.jpg


DROTT - Orcus 

ULVER ve ENSLAVED elemanlarının yeni grubu diye okuyunca bir an dünyam şaşmıştı ama iki grubun da fazlaca ön planda olmayan elemanları olan Arve Isdal ve Ivar Thormodsæter’ın, yanlarına iki müzisyen daha alarak kurdukları yeni bir grup DROTT. Müziğin kendisinin metalle çok fazla alakası yok; daha çok caz ve modern klasik müzik etkileşimleriyle donanmış, enstrümantal bir progresif rock yapmışlar. Mükemmel demek zor olsa da bu yılın çıkış albümleri içerinde kendine iyi bir yer bulduğunu düşünüyorum „Orcus“un.

a2789982404_10.jpg


WARNING - Watching from a Distance (Live at Roadburn) 

Canlı albüm dinlemek, konser kaydı izlemek çoğu zaman hiç adetim değildir ama konu Roadburn olunca genelde bu kaideye istisnalar yaratabiliyorum. Bir de üzerine bu kayıt WARNING ve dolayısıyla altın sesli adam Patrick Walker’dan gelince hiç tereddüt etmeye vakit olmadı. Yapılmış en iyi doom metal albümlerinden biri olan „Watching from a Distance“ (şüpheye yer bırakmayacak şekilde kurdum cümleyi farkındaysanız) canlıda da muazzam. Biraz mutlu hissediyorsanız ve bu tuhaf duygudan bir an önce arınmak istiyorsanız doğru adrestesiniz.

a0377815917_10.jpg


FULL OF HELL - Garden of Burning Apparitions 

Bence günümüzde grind'ın tepesindeki birkaç gruptan bir tanesi FULL OF HELL ve yalnızca yirmi bir dakikada neden böyle düşündüğümü bir kez daha hatırladım „Garden of Burning Apparitions“ ile. Biraz noise rock’a kayan, saksafonla müziğini iyice ilginçleştiren bu tuhaf adamlar sürekli albüm yapsınlar, sürekli dinleyelim.

a1049527802_10.jpg


SKEPTICISM - Companion 

Funeral doom’un babalarından olan ve aşağı yukarı beş yılda bir bizi bir cenaze merasimine daha davet eden Finli SKEPTICISM, „Companion“da tek bir gitarla nasıl tuğla tuğla örerek bir set çekilir onun dersini vermiş adeta. İnsanın adeta direkt yüreğinin üzerine ördükleri bu duvarı arada biraz en azından tempoyu yükselterek gevşetseler de, toplamda insanın tepesine kabus gibi çöken bir ağırlık var albümde. Kaçırmayın, dinleyin bunu mutlaka - doom metal ne kadar güzel bir şey ya.

a3222129468_10.jpg


WRAITH - Undo the Chains 

Speed metale de, punk’a da çok hakim olmadığım için yeterince hakkını vererek övemeyeceğimi hissettiğim „Undo the Chains“, biraz MIDNIGHT gibi karartılmış olmasıyla radarıma girdi ama beklediğimden çok, çok daha iyi bir albüm buldum karşımda. Thrash, speed, punk - bunlardan birisini bile seviyorsanız bayılma ihtimaliniz epey fazla; ben hiçbirinin fanı olmayarak bile „Undo the Chains“i kaç kere döndürdüm bilmiyorum.

a2121841695_10.jpg


CENOTAPH - Precognition to Eradicate 

Canımız, ciğerimiz CENOTAPH çok fazla eleman değişikliğiyle arada sarsılsa da Batu Çetin’in varlığıyla hala yıkılmadan devam ediyor. Dört yıl önceki „Perverse Dehumanized Dysfunctions“ en iyi işleri değildi, „Precognition to Eradicate“ de değil; ama yine de ortalamanın hala çok üzerinde bir brutal death metal grubu CENOTAPH ve Batu hala taş gibi böğürüyor.

a1817072134_10.jpg


OPHIUCHI - Shibboleth

Güney Afrikalı bir müzisyenin tek kişilik post-metal projesi olan „Shibboleth“ kimi zaman bir ayin ruhaniliğine erişen, dezonanstan ve aksaklıktan kaçınmayan harika bir işçiliğe sahip. Belki de tek kişilik bir işten beklenmeyecek bir titizlikle ince elenip sık dokunulmuş bir esere imza atmış OPHIUCHI. Henüz tüm detaylarına vakıf olacak kadar dinleyebilmiş olmasam da, bu yılın kalbur üstü işlerinin arasına rahatça giriyor „Shibboleth“. Bu nüshanın sürprizi bu diyebilirim rahatça.

a4178819756_10.jpg


ALKUHARMONIAN KANTAJA - Shadowy Peripherals

Geçmiş günlerin avantgarde black metaline bir özlem üzerine kurulan ve kendisine VIRUS, IN THE WOODS…, VED BUENS ENDE gibi isimleri örnek alan grubun adı da „Asıl harmoniyi taşıyan“ gibi bir anlama geliyormuş. Referans olarak verdikleri grupların üç aşağı beş yukarı hepsinin hastası olan bir dinleyici olarak elbette ki sevecek epeyce bir şeyler buldum „Shadowy Peripherals“da; ama kendilerine koydukları hedefe ulaşmalarına da biraz mesafe olduğunu inkar etmek zor. Yine de başlangıç için hiç de fena olmayan bir albüm - eğer yukarıdaki grup isimleri ilginizi cezbetmeyi başardıysa güzel bir keşif olabilir sizin için de.

a2858281642_10.jpg


DAUÐARÓ - Af Moldu er ég Kominn

Bir bültene iki funeral doom albümü koymak biraz ağır oldu ama ikisini de dışarıda bırakmaya gönlüm elvermedi. Adındaki karakterlerden pek de zorlanmadan tahmin edebileceğiniz gibi DAUÐARÓ İzlandalı bir grup. Tıpkı klasik müzik eserleri gibi birkaçar bölümden oluşan uzun süreli iki şarkı barındıran albümde, klasik müzikten gerçekten ilham aldıklarını da fark edebilirsiniz. İşin tuhaf tarafı, albümün dakikalar ilerledikçe muazzam ve akışkan bir değişkenlik göstermesi. Düşük kaliteli kayıtlı bir funeral doom olarak başlayan „Af Moldu er ég Kominn“ sonradan ambient tabanlı bambaşka bir şeye dönüşüyor ve bu dönüşüm kendini hiç fark ettirmeden, göze sokmadan oluşuyor. Bence fazlasıyla potansiyeli olan bir grup, takibe almaya değer.

---------

Evet, bu haftalık da bu kadar. Her zamanki gibi eğer ilgisini çekecek eşiniz dostunuz varsa iletmeyi, onlar da bültene kaydolana kadar kendilerini rahatsız etmeyi ihmal etmeyin. Hatta Twitter adresime de beklerim.

O'nsuz kalın.

- B